su'da / on the water
Research Project in collaboration w/ UrbanTank
Sector
Public Architecture
Location / Date
Ä°zmir / 2022
Project Team
Melis Varkal, Tuba DoÄŸu, M. Gökhan ÇelikaÄŸ, Aybüke Meral, Ezgi Leblebici, Mine Acar
19.yy-21.yy arası kıyı şeridi gelişimi
(text available only in Turkish)
Mevcut neoliberal düzenden bakıldığında, hızla ilerleyen kentleÅŸme süreçlerinin sanayileÅŸme ve ekonomik kalkınma ekseninde yer aldığı görülmektedir. Buna baÄŸlı olarak kentlerin göç almasıyla çeperlerinin giderek geniÅŸlemesi, artan nüfusla birlikte yoÄŸun yapı stoÄŸuna ve yeni ulaşım aÄŸlarına olan ihtiyacı da beraberinde getirmiÅŸtir. Betonarme yapılar, ekonomik ve kolay üretimleri nedeniyle kısa vadede kentleÅŸmenin en etkili araçlarından biri olurken, hızlı ve düzensiz kentleÅŸme pratikleri ile birleÅŸtiÄŸinde uzun vadede doÄŸayı tehdit etmektedir. Denizlere yapılan dolgu alanlar, yeÅŸil alanların yerini alan geçirimsiz yüzeyler sonucu oluÅŸan kentsel ısı adalarının getirdiÄŸi olumsuz mikro-iklimsel koÅŸullara baÄŸlı artan sıcaklıklar, sel baskınları, hortum gibi doÄŸal afetler, betonlaÅŸan kentlerin doÄŸaya yönelik oluÅŸturduÄŸu tehdidinin bilinen sonuçlarından sadece birkaçıdır.
betonlaÅŸma ve doÄŸa
Sürdürülebilir olmayan kentsel uygulamadaki yaklaşımlar, bir diÄŸer deyiÅŸle kontrolsüz betonlaÅŸma, doÄŸaya tahribat vermenin yanısıra doÄŸa ile olan temasımızı da sınırlamaktadır. Kentlerin giderek betonlaÅŸmasıyla doÄŸa ile aramıza çekilen bu sınırlar, fiziksel eriÅŸimsizlikle sınırlı kalmamakta, görsel ve algısal olarak da doÄŸa ile iliÅŸiÄŸimizin kesilmesine sebep olmaktadır. YapılaÅŸmanın yatayda ve dikeyde büyümesiyle giderek nefes almayan kentsel alanlar, bitiÅŸik nizam düzeniyle beton surları andıran kent silüetleri, dolgularla bariyerleÅŸen kıyı ÅŸeritleri, betonla imtihanımızın fiziksel ve görsel anlamda en görünür örneklerini teÅŸkil ederken, tarihsel açıdan incelendiÄŸinde kentsel ekosisteme iliÅŸkin algımızı da deÄŸiÅŸtirdiÄŸi görülmektedir.
Özellikle deniz ve kıyı iliÅŸkisine Ä°zmir kenti özelinde bakıldığında, 19. yy süresince kent kıyı sınırları yapılaÅŸma ihtiyacına paralel denize yapılan dolgularla Konak bölgesinin çeperlerini deÄŸiÅŸtirmiÅŸ, 20. yy sonlarına doÄŸru ise araç yolları kıyıya taşınmış ve bunu takiben 1997 yılı itibariyle kamusal alan ihtiyacı karşılamak adına daha çok dolgu alana ihtiyaç duyulmuÅŸtur (Levi, Genç, 2018; ErdoÄŸmuÅŸ, 2012). Benzer bir durum, tarihsel süreç içerisinde Ä°stanbul gibi diÄŸer büyük kentlerde de gözlemlenmiÅŸtir (Uzun, 2019). Bu geliÅŸmelerin doÄŸurduÄŸu sonuçlar, yalnızca kent silüetini deÄŸiÅŸtirmekle kalmayıp, geçmiÅŸ yüzyıl ortalarına deÄŸin etkin kullanılan deniz banyoları, evlerin önüne açılan iskeleler ve kent içerisindeki plajların da yitirilmesiyle günümüz kıyı kentlerinin kullanım kültürünü ve karakterini kısıtlayarak deniz ile olan iliÅŸkimizi de atıllaÅŸtırmıştır.
suya kavuÅŸmak
DoÄŸa ile beton arasındaki bu gerilimden hareketle “su’da”, betonlaÅŸmayı bu problemin temeli olarak görmenin ötesinde betonu doÄŸaya yaklaÅŸmak için bir araç olarak konumlandırır. Proje, tarih boyunca fiziksel sınırlarının sürekli deÄŸiÅŸmesi sebebiyle kimliÄŸi oluÅŸmamış, dolayısıyla günümüzde kullanımı atıl kalmış kıyı kültürünün yeniden yaÅŸatılması için deniz-kara eÅŸiÄŸine odaklanır. Deniz ve kara arasında tanımlanan eÅŸik, aynı zamanda denizin doldurulmasıyla yok olan deniz altı ekosistemine da referans vererek suyun altı ve suyun üzeri bir eÅŸik olarak da projede tanımlanır. Bu eÅŸikler üzerinden hareketle proje, doÄŸa ile aramızdaki açılan mesafeyi kapatmak için su ögesi üzerinden yeni bir iliÅŸki önerir.
suya doÄŸru; suyun üstünde, suyun içinde, suyun altında
Kavramsal altyapısı tarihsel, görsel, algısal ve fiziksel eÅŸikler üzerinden ÅŸekillenen proje, kentsel kıyı yaÅŸantısına dair yenilikçi bir tasarım yaklaşımı önerir. Tasarım yaklaşımı, kent içindeki önemli kamusal odaklardan denize doÄŸru uzanan akslar aracılığıyla Ä°zmir kıyı ÅŸeridi boyunca farklı konumlara referans verir. Bu referanslar, kente dair kültürel yaÅŸantının kıyıya taşınmasıyla, farklı kullanım ihtiyaçlarının tanımlanmasında da etken olur. Kıyı boyunca dokunduÄŸu birçok farklı noktada yeni deneyimler tarifleyen proje, bu anlamda su ile iliÅŸkimizi su’ya doÄŸru, su’yun altı ve su’yun üzeri olmak üzere farklı hallerde güçlendirir.
baÄŸdaÅŸtırıcı pilonlar ve yüzer modüler platformlar
Tasarım yaklaşımında kıyı ve deniz eÅŸiÄŸini baÄŸdaÅŸtırmak üzere kalıcı ve geçici iki temel unsur tanımlanmıştır. Bu unsurdan ilki olan baÄŸdaÅŸtırıcı pilonlar, düÅŸeyde hareketsiz ve içi boÅŸaltılmış beton kalıplardan dökülmüÅŸ olup, boÅŸluklu yapısıyla uzun vadede su altı yaÅŸantısını canlandırmak hedefiyle tasarlanmıştır. Heykelimsi görünümüyle suyun üzerinden de kalıcı olarak uzanan pilonlar, deniz canlılarının bulunduÄŸu konumları imleyerek ve bütününde tasarımı suyun yüzeyinde sabitleyerek tektonik bir ifade bulur. Bir diÄŸer unsur olan yüzer modüler platformlar ise, suyun üzerinde yatay düzlemde uzanarak alternatif mekanlar tarifler. Pilonların aksine geçici olarak tanımlanan bu platformlar, pilonlara takılarak suyun üzerinde yüzer ve kentlilerin deniz ile farklı seviyelerde iliÅŸkiler kurmasına katkıda bulunurken modüler özelliÄŸiyle çeÅŸitli kullanımlara göre formal olarak ÅŸekillenmeye de açık olarak kurgulanmıştır.
denizaltı yaşamı
Konvansiyonel betonların pürüzsüz yüzeyleri denizdeki canlıların biyo-geliÅŸimsel içgüdülerini gerçekleÅŸtirmek ve zorlu koÅŸullardan saklanmak için gerekli oluklar ve yarıklara sahip olmadığı için deniz organizmalarının kolonizasyonu için uygun bir ortam saÄŸlayamazlar. DüÅŸey baÄŸdaÅŸtırıcı pilonlar adı verilen bu birimlerde denizaltı ekosisteminin canlanması için gözenekli bir beton yüzeyinin elde edilmesi gerektiÄŸinden, beton karışımına suda çözünen doÄŸal mineraller (sodyum klorür, kalsiyum karbonat vb.) de eklenmiÅŸ, ve üniteler suya yerleÅŸtirildikten sonra yüzeylerinde deniz canlılarının yerleÅŸebileceÄŸi kovuk ve boÅŸlukların oluÅŸmasına imkan saÄŸlanmıştır. Bununla birlikte geleneksel betonların yüzey Ph’ı deniz yaÅŸamı için oldukça alkali bir deÄŸer olan 12-13 deÄŸerleri arasında seyretmektedir. Deniz organizmalarının yaÅŸamsal deÄŸerlerini karşılayan Ph ise daha düÅŸüktür. Cüruflu çimentonun kullanımı ile Ph deÄŸeri düÅŸürülen pilonlar, oluÅŸan girintili ve gözenekli yüzey yapısı ile deniz canlılarının doÄŸal yaÅŸam alanlarını yeniden yaratmaya ve denizdeki biyoçeÅŸitliliÄŸi arttırmaya yönelik kullanılacaktır. Pilonlar; yengeçler, yumuÅŸakçalar, istiridyeler, midyeler ve algler gibi deniz türlerinin büyümesini destekleyen yüzeyler saÄŸlarlar.
pilonlar - yüzer platformlar sistem tasarımı
Sistemin hafif kılınması adına modüllerde hafif beton kullanılmıştır. Bu amaçla beton karışımında normal ağırlıklı agregalar (kum, kırmataÅŸ, çakıl) yerine boÅŸluklu olan doÄŸal veya yapay hafif agrega kullanılmış ve beton yoÄŸunluÄŸu düÅŸürülmüÅŸtür.
Karışımda doÄŸal agregalar olarak mineral kökenli pomza, yüksek fırın cüruflu çimento ve küller, yapay agrega olarak ise genleÅŸtirilmiÅŸ perlit ve kil katkısıyla beton yoÄŸunluÄŸu 1,0-1,2ton/m3 deÄŸerine kadar düÅŸürülmüÅŸtür.
Betonarme modüllerin hafiflemesi adına, konvansiyonel sistemde kullanılan çelik donatıların yerine cam elyafı ve karbon elyafı beton ile beraber kullanılarak gerilim ve çekme yüklerine karşı birimler güçlendirilmiÅŸtir. Bu sayede deniz suyunun içerisinde çelik donatıların korozyon yoluyla zarar görmesinin önüne geçilmiÅŸtir.
Kullanılan karışımın deniz betonu olarak faydalı hale gelmesi çelik endüstrisinin yan ürünü olan cürufun yüksek oranlarda karışımda yer almasıyla saÄŸlanmaktadır. Cüruf kullanımı 2 açıdan çevresel fayda saÄŸlamaktadır:
​
1. Cüruf, çelik endüstrisinin atığı olduÄŸu için karışımda cüruf kullanarak atık yükünü azaltıyoruz.
2. Çimentonun içerisinde ana malzeme olan klinkerin daha az kullanılmasıyla CO2 emisyonu ve sera gazı etkisi azaltılmaktadır.
Bununla birlikte cüruflu çimento betonu suyun korozyon etkilerine karşı da koruyacak, ömrünü uzatacaktır. Cüruf kullanımı ile çimentonun baÄŸlama özelliÄŸi azalacağından karışımda mikro silikalar kullanılarak dayanıklılık arttırılacaktır.
​
Referanslar:
ErdoÄŸmuÅŸ, B. (2012). “Bir Kıyı YerleÅŸiminde Kimlik DönüÅŸümü: Tarihsel Süreç Ä°çinde Karşıyaka’nın (Ä°zmir) Kıyı Kullanımında Gözlenen DeÄŸiÅŸimler”, Ege CoÄŸrafya Dergisi, 21(2), pp. 37-47.
Levi, E., Genç, U. D. (2018). 19. Yüzyıldan Günümüze Ä°zmir’in Morfolojisindeki DeÄŸiÅŸimde Tarihi Dokuların Yeri, Türkiye Kentsel Morfoloji AraÅŸtırma Ağı II. Kentsel Morfoloji Sempozyumu, ISBN: 978-605-80820-1-4.
Uzun, Murat. (2019). İstanbul'un Anadolu Yakasında Kıyı Dolgu Alanları ve Kullanımı, 1. Uluslararası İstanbul Coğrafya Kongresi, İstanbul.
Türkel, S. (2007). “Özel Betonlar: Hafif Beton”, Ä°MO Ä°zmir Åžubesi Bülteni, Sayı 135.